Türkiye’de ilk kez 1980’li yılların başında kullanılan geosentetik ürünlerin gelişimi konusunda İstanbul Teknik Geosentetik Ürünleri Satış Müdürü Deniz Cındık ile yaptığımız röportajı keyifle okuyacağınızı umuyoruz.
H.T.: Türkiye’de geosentetik sektörünün mevcut durumunu değerlendirebilir misiniz?
D.C.: Geosentetiklerin Türkiye’de ilk uygulanmaya başladığı dönem 1980’li yıllara rastlasa bile otoyollarda kullanılmasıyla yaygınlaşması 1990’larda görülmüştür. 1990’lı yılları geosentetiklerin yaygınlaşma dönemi olarak adlandırsak bile hali hazırda hala bu dönem geosentetiklerin ne işe yaradığının anlatıldığı bir eğitim dönemi olarak görülebilir. 2000’li yıllara geldiğimizde de geosentetikler pazarı özellikle ithalata bağlı tedarikçilerin artmasıyla birlikte bugünkü hacmine yakın bir seyir elde etti. Geosentetik pazarını günümüz koşullarında değerlendirdiğimizde artık olgunluk dönemini yaşadığına tanıklık etmekteyiz.
Geosentetiklerin teknik özelliklerinin ve kullanıcılarına sağladığı faydaların anlatılarak proje adetlerini arttırmaya çalıştığımız 90’lardan, birçok proje yüklenicisi tarafından standart bir ürün olarak kullanımının talep edildiği bugünlere ulaşan uzun bir yolculuktur bu.
H.T.: Gelecek ile ilgili beklentileriniz nelerdir?
D.C.: Geosentetik pazarı, inşaat sektörünün gelişmesine paralel olarak doğru orantılı bir şekilde gelişim gösterecektir. Bunun dışında geosentetikler modern inşaat yönetiminin bir alt birimi olduğu için inşaat sektöründeki meydana gelebilecek dalgalanmalardan etkilenmeden de bağımsız olarak her zaman pazar payını koruyacaktır.
H.T.: Teknik açıdan, nispeten yeni bir inşaat tekniği olarak değerlendirilebilen geosentetik kullanımının sunduğu avantajlar nelerdir?
D.C.: Geosentetikler birçok konuda inşaatın kalitesini artırmasıyla öne çıkmaktadır. Bazı vakalarda daha uygun ve ekonomik çözümler sunarken; bazı vakalarda da klasik yöntemler ile altından kalkılamayacak projelerin uygulanmasını sağlamaktadır. Bu tamamen vaka bazlı bir projelendirme çalışmasını gerektirmektedir. Bu noktada da sadece ürünün üretimi ya da alım satımı değil, projenin ihtiyaçlarına özel hazırlanacak mühendislik vaka çalışmasını sunmak öne çıkmaktadır. Tüm işler bu bağlamda ayrı ayrı vaka çalışmaları olarak değerlendirilmelidir.
Zira günümüz inşaat pazarına baktığımızda arazi bedellerinin çok pahalı olması, inşaat maliyetlerinin yüksekliği gibi nedenler dolayısıyla tüm projeler için ekonomik çözümler sunulmalı. Geosentetikler de kullanım alanlarına ve sundukları faydalara bakıldığında bu noktada vazgeçilmezdir. Son dönemde hayata geçirilen köprü, metro, tünel gibi modern inşaat projelerinde kullanılan geosentetik miktarlarına baktığımızda bu daha somut bir şekilde görülmektedir.
En nihayetinde geosentetiklerin yapılamaz sanılan projeleri, beraberindeki mühendislik çözümleriyle uygulanabilir kıldığını görmekteyiz.
H.T.: İnşaat sektörü, Türkiye’nin istikrarlı sektörlerinden biri olmayı sürdürüyor. Bu açıdan bakıldığında geosentetik hizmeti veren şirketlerin inşaat sektörüne entegrasyonu tamamlandı mı?
D.C.: İnşaat firmaları artık geosentetik kullanımını kabullendi ve bunu standart bir uygulama olarak görmeye başladı. Geosentetik ve ürün tedarikçileri de firmaların doğal bir iş ortağı haline geldi. Yine de ülkemiz için konuşmak gerekirse; standartlaşmanın büyük bir eksiklik ve aşılması gereken sorun olduğunu göz ardı edemeyiz.
H.T.: Geosentetik alanında gelecek yıllarda ne gibi yenilikler olabilir?
D.C.: Türkiye’de ve dünyada pazarın gelişimine bağlı olarak üretici firma adedi artacaktır. Her alanda olduğu gibi geosentetik pazarında da bir arz fazlası mevcuttur. Bunun yanında geosentetikler modern teknoloji alanına girdiği için her sene ya yeni bir ürün çıkmakta ya da ürünün kullanım alanları ile ilgili gelişmeler olmaktadır.
H.T.: Deniz Bey zaman ayırdığınız ve bizi geosentetik ürünleri pazarı ile ilgili aydınlattığınız için teşekkür ederiz.
D.C.: Ben de teşekkür eder, keyifli okumalar dilerim.