Asya Pasifik denildiğinde birçoğumuzun ilk aklına gelen berrak deniz, sıcak kumsal ve tatil
cenneti adalar olabilir. Ancak bu bölgede bulunan ülkelere dikkatlice baktığımızda birçoğu finans merkezi, transit hub, tatil cenneti ve büyümesine hız kesmeden devam eden ve gelişmekte olan ülkeler olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Bu durumda Türkiye olarak normalde net ithalatçı olduğumuz bir pazara, ihracat yapma fırsatlarımızın da var olduğu görünüyor. Aslen Asya Pasifik bölgesini Türkiye açısından incelediğimiz zaman, yıllık 35 milyar USD’lik bir açık verdiğimiz 17 ülke ve 2 bölge olarak görebiliriz. Bu açığı kapatmak için çalışmaların öncelikle hedeflenen ülkelerin iç pazar büyüklüğünün dikkate alınması gerekmektedir. Seçilen hedef pazarın sosyoekonomik yapısı, gayri safi büyüme görünümü
önemli noktalardır.
Bölgede hali hazırda Güney Kore, Malezya ve Singapur ile serbest ticaret anlaşmamız
bulunmaktadır. Bu ülkelerde de net dış ticaret açığımız bulunsa da yine aktif olarak çalıştığımız bölgeler arasında yer almakta ve yüksek potansiyel göstermektedir.
İstanbul Teknik İnşaat olarak bunun bizim açımızdan ne anlama geldiğine baktığımız da ise;
doğru pazara giriş ve sürdürebilirlik stratejileri ile yönetildiğinde, yüksek potansiyele sahip pazarlar topluluğu olarak karşımıza net bir resim çıkıyor. Biraz daha derine indiğimizde ise Yeni Zelanda ve Avustralya’dan Singapur’a, Filipinler’den, Japonya ve Güney Kore’ye kadar geçerli olduğunu görüyoruz. Özellikle bölgede drenaj ürünlerinde büyük potansiyel olduğunu görüyoruz ve İstanbul Teknik olarak bizler de çalışmalarımızı bu alanlar başta
olmak üzere kararlılıkla sürdürüyoruz.
Yeni pazarlara giriş stratejimizde bölgede bulunan her ülke özelinde planlar hazırlayarak ilerliyoruz. Normalde Çin’in baskın olduğu bir pazar olmasına rağmen çalışmalarımızdan anlıyoruz ki bölgede bazı ürünlerde özellikle de yenilikçi ürünlerde rekabetçi durumdayız.
Yaşanan pandemi sürecinin, gelişime belli ölçülerde engel teşkil etmesine rağmen, yaşanan zorluklara adapte olarak kendi altyapımızı güncel ve güçlü tutuyor, zorlukları aşabildiğimizi, aldığımız olumlu geri dönüşlerle görüyoruz. Bundan sonraki adımlarımızı hedefler
doğrultusunda ve yeni normale en iyi şekilde adapte olarak atacağız. Ve atılan adımlar olumlu sonuçları getirdikçe, gelişim sürecimiz ivme kazanacak ve daha da büyüyerek sürecektir.