Bilindiği üzere, Takdir Komisyonları’nın kuruluşlarına, üye seçimine, görev ve yetkilerine ilişkin kanuni düzenleme 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 72-76’ncı maddeleri ile hüküm altına alınmıştır. Ayrıca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Re’sen Vergi Tarhı” başlıklı 30’uncu maddesinde, Re’sen Vergi Tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde Takdir Komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmıştır.
Bu çalışmada komisyonların zaman zaman matrah takdiri olarak belirlenmiş olan görev ve yetkilerinin dışına çıkarak katma değer vergisi indirimlerinin reddi yoluna gitmeleri durumu bu sayımızın konusunu oluşturmaktadır.
Komisyonların Görev ve Yetkileri; Vergi Usul Kanunun “Takdir Kararı” başlıklı 31’inci maddesinde, Takdir Komisyonu’nca belli edilen matrah veya matrah kısmının takdir kararına bağlanılacağı belirtilmiş, “Komisyonların Görevleri” başlıklı 74’üncü maddesinin (a) fıkrasının (1) numaralı bendinde, yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak; (2) numaralı bendinde ise vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmek komisyonun görevleri olarak belirlenmiştir.
Vergi Usul Kanunu’nun 75’inci maddesi ile takdir komisyonlarının vergi inceleme yetkisinin bulunduğu, 31’inci maddesinin 8’inci bendinde ise takdir kararlarında takdirin müstenidatı ve takdir hakkında izahat bulunması gerektiği belirtilmek suretiyle komisyonların herhangi bir araştırma ve inceleme yapmaksızın bir ölçü ve emsal belirtilmeden matrah takdiri yapmamaları hükme bağlanmıştır.
Kanuni düzenlemelerden de görüleceği üzere, Takdir Komisyonları’nın görevi; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca, yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak ile vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmektir. Mali idarenin tamimlerinde takdire sevk işlemlerinde uyulacak usul ve esaslara yer verilmiştir. Buna göre, Takdir Komisyonları’nca matrah takdiri yapılırken aşağıdaki hususlara özenle yer verilmesi istenilmiştir.
- Mükelleflerin ne kadar gelir elde ettikleri hususunun araştırılması,
- Mükellefin faaliyette bulunduğu sektörün ve emsali işletmelerin durumu da dikkate alınarak mesleki teşekküllerden bilgi alınması,
- Kanuni ölçülerden yararlanılması,
- Piyasa araştırması yapılması,
Komisyonlar Marifetiyle İndirimlerin Reddi: Vergi Usul Kanunu’nun 114’üncü maddesine göre, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından itibaren başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zaman aşımına uğrar. Ancak, vergi dairesince matrah takdiri için Takdir Komisyonu’na başvurulması zaman aşımını durdurur. Duran zaman aşımı, komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder.
Uygulamada özellikle tarh zaman aşımına çok az süre kalan incelemelerde vergi inceleme elemanlarınca, vergi incelemesi sonuçlandırılmadan matrah takdiri için Takdir Komisyonu’na dosyaların sevk edildiği sıklıkla yaşanmaktadır. Böylelikle takdire sevk edilmek suretiyle zaman aşımı süresi durdurulmuş olmakta zaman aşımı süresinde yetişemeyecek olan inceleme için zaman kazanılmakta, inceleme sonuçlanınca da vergi inceleme raporu takdir komisyonuna gönderilerek inceleme neticesinde tespit edilen matrah farkları üzerinden komisyonlarca matrah takdirleri yapılmaktadır.
Normal şartlar altında herhangi bir gerekçe olmaksızın Takdir Komisyonu’na dosya sevk edilemez. Ancak uygulamada Takdir Komisyonları’na gerek inceleme elemanlarınca gerekse vergi dairelerince bu şekilde sevk edilen dosyalarla zaman aşımını durdurma amacı olarak kullanılır hale gelmektedir. Yapılan inceleme neticesinde tespit edilen matrah veya matrah farkları da Takdir Komisyonları’nca veri olarak kabul edilmekte ve bu rakamlar takdir edilerek vergi dairesince tarhiyat yapılması sağlanmaktadır. Takdir Komisyonları’nın ceza kesme yetkisi olmadığından sadece matrah takdiri yaptıklarından dolayı vergi dairesi tarafından vergi tarhiyatı ve vergi ziyaı cezası uygulanmaktadır. Gerek kanuni düzenlemeler gerekse vergi idaresinin tamimlerinde belirtilen inceleme ve araştırmalar yapılmadan matrah takdirleri yapılmaktadır.
Takdir Komisyonları’na sevk edilen incelemelerin sahte belge kullanma incelemeleri olması durumunda ya da yasal defter ve belgelerin vergi incelemesine ibraz edilememesi durumunda matrah farklı incelemelerden farklı bir durum ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki; sahte belge incelemelerinde belgelerin gerçek olmadığından hareketle faturalarda yer alan katma değer vergilerinin 3065 sayılı KDV Kanunu’nun 29’uncu ve 34’üncü maddeleri gereğince haksız indirim yapıldığı ve bu nedenle mal alışlarına isabet eden katma değer vergilerinin tenzili yoluna gidilmektedir. Mükelleflerin yapmış oldukları katma değer vergisi indirimlerinin, hukuka uygun olup olmadığını incelemek amacıyla defter ve belgelerin ibrazının incelemeye yetkililer tarafından istenilmesine rağmen ibraz edilmemesi durumunda ise, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29’uncu ve 34’üncü maddelerinde düzenlenen indirim şartlarının yerine getirilmediği kabul edilerek, indirim konusu vergilerin reddi yapılmaktadır.
Dolayısıyla, Takdir Komisyonu’na veri olarak sunulan raporlarda matrah farkı değil vergi farkı tespit edilmekte ve bu şekilde düzenlenmektedir. Oysa Takdir Komisyonları’nın vergi takdiri değil matrah takdiri yetkisi bulunmaktadır. Uygulamada da vergi indirimi yapılarak düzenlenmiş raporlar Takdir Komisyonları’na geldiğinde indirimi reddedilen verginin matrahı hesaplanmakta ve bu matrahın takdiri yazılarak karar vergi dairesine gönderilmekte böylelikle de vergi ve cezanın tahakkuku gerçekleştirilmektedir. Oysa yapılan işlem Katma Değer Vergisi reddiyatıdır, matrah takdiri değildir. O mükellefin inceleme gerekçesi de vergi farkına işaret eder çünkü yasal defterlerin ibraz edilmemesi veya sahte belge kullanımı vardır.
Mali idarenin zaman aşımının dolmasına az bir süre kalmış olan sahte belge incelemelerini bu şekilde Takdir Komisyonları marifetiyle matrah takdiri yapmak suretiyle sonlandırmasına karşın, vergi yargısı haklı olarak bu uygulamanın yanlışlığı yönünde kararlar vermektedir. Takdir Komisyonları’nın görevi matrah takdiri yapmaktır.
Bize göre, komisyonun bir vergi tarh edebilmesi için ortada bir vergi inceleme raporu olsa bile Vergi Usul Kanunu’nun 30’uncu maddesi hükmüne göre, vergiye tabi matrahın mutlaka Takdir Komisyonu vasıtasıyla takdir ve tespit edilmesi gerekmektedir.
Sonuç: Matrah takdiriyle görevli olan takdir komisyonlarının matrah takdiri yaparken mükelleflerin ne kadar gelir elde ettikleri hususunun araştırılması, mükellefin faaliyette bulunduğu sektörün ve emsali işletmelerin durumu da dikkate alınarak mesleki teşekküllerden bilgi alınması, kanuni ölçülerden yararlanılması, piyasa araştırması yapılması gerekmektedir. Ayrıca bu matrah takdirlerini zaman aşımı süresiyle sınırlı olmaksızın yapmaları gerekmektedir. Oysa zaman aşımı süresinin son yılında yapılan vergi incelemelerinde özellikle de sahte belge kullanımı incelemelerinin Takdir Komisyonları’na sevk edilmesi suretiyle vergi idaresi tarafından hem süre kazanılmakta hem de matrah takdir yetkisi olan vergi reddiyatı yetkisi olmayan komisyonlar vasıtasıyla vergi reddiyatı yapılmaktadır. Ancak vergi yargısı idare gibi düşünmemekte ve bu tür vergi ve cezaları kaldırmaktadır.