Sezin Selçuk
Y. Kimyager
Ar-Ge Yöneticisi
Yaşadığımız zaman diliminde zaman ve enerji, israf edilemeyecek kadar değerli hale geldi. Artık pek çoğumuz zaman yönetimi üzerine çalışmalar yapıyor ve enerjimizi doğru şekilde yönlendirerek maksimum verimle yaşamayı hedefliyoruz. Dolayısıyla kullandığımız materyalleri de bu bakış açısıyla değerlendiriyor ve üretimlerimize de bu kazanımları eklemeye gayret ederek, müşterilerimize de zaman kazandıracak ve enerji tasarrufu sağlayacak tasarımlar oluşturmayı hedefliyoruz.
UV teknolojisinin ilk uygulamaları matbaa sektöründe mürekkep çalışmaları üzerine olmuştur. 1990 yılının başlarında araştırma-geliştirme çalışmaları yoğunlaşmış, çevre ve sağlık için zararlı organik yapılardan uzak formüller geliştirilmiştir. Sonraki yıllarda özellikle polyester akrilat içerikli yapıların da kullanılmasıyla kaplama ve baskı sektöründe popülerlikleri artmıştır. Kaliteli ürünler verebilmeleri, düşük yatırım ve üretim maliyetine sahip olmaları, dişçilikten yer döşemesine kadar geniş bir uygulama alanına sahip olmaları bu tür kaplamaları cazip hale getirmiştir.
Bu yöntem kâğıt, plastik ve ahşap gibi ısıya duyarlı farklı yapılar için de rahatlıklakullanılabilir. Özellikle matbaa, ambalaj gibi sektörlerde UV ışınlarıyla yapılançalışmalar oldukça yaygındır. Sertleşme zamanı çok kısa (saniyeler içinde) olduğuiçin verimliliği yüksektir.
UV ile kürlenebilen reçineler çoğunlukla oligomerler, monomerler, stabilizatörler, antioksidanlar, plastikleştiriciler, foto-başlatıcılar (ihtiyaca göre yardımcı başlatıcılar) ve pigmentler gibi çeşitli katkı malzemelerinden oluşur. Oligomer türü ve reaktif seyrelticisine bağlı olarak farklı viskozitelerde sıvı halde uygulanabilirler. Yüzeye uygulandıktan sonra uygun dalga boyu ve enerjiye sahip UV ışınlarının etkisine bırakılır. Sertleşme serbest radikal veya katyonik mekanizma ile gerçekleşir. Tamamen sertleşen kaplama yüksek molekül ağırlıklı, çapraz bağlı ve yapışma özelliği olmayan bir yapıdadır. UV ile sertleşebilen sistemlerdeki tüm reaktif bileşenler reaksiyona girerek polimerin ağ yapısında yer alırlar. Yani yüzeye uygulanan kaplamanın % 100’ü sertleşerek herhangi bir kalıntıya sebep olmaz.
Mermer metamorfoz sonucunda kalker ve dolomitik kalkerlerin yeniden kristalleşmesi ile meydana gelen bileşimdir. Mikroskop altında incelendiğinde birbirine iyice kenetlenmiş kalsit kristallerinden oluştuğu görülmektedir. Endüstriyel anlamda ise kesilip parlatılabilen her cins taş mermer olarak kabul edilmektedir. Dünyanın en zengin doğal taş oluşumlarının bulunduğu Alp kuşağında yer alan ülkemiz de çok çeşitli ve dünya mermer potansiyelinin %40’ına karşılık gelen miktarda mermer rezervine sahiptir.
Üretimde bloklar halinde doğal rezervlerinden çıkarılan ve işleme öncesi dilimlenen mermerler, proses esnasında çatlak ve gözenek problemleri nedeniyle fire oluşturabilmektedir. Fire oranını azaltmak için mermeri koruma amacıyla uygulanan ürün gruplarının başında ise epoksi reçineler gelmektedir. İstanbul Teknik ailesi olarak mermer uygulamalarında kullanım alanı bulan geleneksel 2 bileşenli epoksi ürünlerimizin yanına UV ile kürlenebilen epoksi reçineleri de dahil ederek müşterilerimize zaman ve enerjiden tasarruf ettirmek amacıyla yola çıktık. Arge Merkezimiz bünyesinde oluşturduğumuz projemizle TÜBİTAK TEYDEB 1501 2021 yılı 1. dönem çağrısına başvurumuzu yaptık ve aldığımız destek ile çalışmalarımızı başlattık. Artık sonlarına yaklaştığımız projemiz ile ekibimize bilgi birikimi kazandırmış olmanın yanında, mermer sektörüne yenilikçi ürünler ve uygulamalar ile katkı sağlamayı hedefliyoruz. Aynı zamanda çok yönlü bir bakış açısı ile farklı sektörlere de hitap edebileceğimiz ürünler geliştirme üzerine araştırmalarımıza devam ediyoruz.